CHP Yalova İl Başkanı Mehmet Gürel, Yalova Belediyesi’ndeki 3 milyonluk zarar iddiasıyla ilgili, “Tüm bu şüphe, iddia, eksiklik, maddi hata vb. konularla alakalı şimdiden herhangi bir kişi veya kişileri suçlamak veya suçlu havası yaratmak doğru değildir” dedi.
Gürel, yaptığı yazılı açıklamada yaşanan süreci şöyle anlattı:
“Geçen gün Yalova Belediye Başkan Vekili Sn. Tutuk belediyenin mali hizmetler müdürlüğünde bir hatayı ortaya çıkardıklarını belediye meclis toplantısından bilgilendirme amacıyla meclise ve doğal olarak kamuoyuna duyurdu.
Belirtilen konu şudur; araştırmalara göre 2017 yılında belediyenin yaklaşık 8 adet gayrimenkulü icra yoluyla satışa çıkarılıyor. Fakat satış gerçekleştikten sonra satış miktarı ilgili müteahhitin cari alacaklarından düşülmüyor. Bu nedenle yaklaşık 3 milyon TL.’lik bir kamu zararı olduğunu belirtiyor. Belediye başkan vekili de bu arsaların icradan satışını arsaların müteahhite bedavaya peşkeş çekilmesi olarak tanımlıyor toplantıda. Belediye başkan yardımcılarından bir kişi de “bu arsaların o zamanki piyasa değerlerinin ne olduğu ve icradan ne kadar satıldığı konusu da en az bu konu kadar önemlidir” diye vurguluyor. Belediye başkan vekili de “haklısınız ben şimdi o konulara girmiyorum” diyor. Hatta konuşmasının sonunda ”29 dönüm kaç liraya satıldığı içler acısı” diye vurguluyor.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; belediye başkan vekilinin böyle bir hatayı veya suçu bilgilendirme amacıyla meclis üyelerine sunması doğrudur. Fakat süreci doğru anlamak ve doğru yönetmek gerekmektedir. Siyaseten bir beklentiyle kamuoyuna yanlış aksettirilen birincil konu şudur.
1- Yalova Belediyesi bu arsaları 2017 yılında bedelinin altında bir fiyata satmamıştır. Zaten satışı Yalova Belediyesi yapmamıştır. Satışı yapan İcra Müdürlüğü’dür. Yani bedel tespitini resmi yollarla yapan ve satışı gerçekleştiren birim belediye değil İcra Müdürlüğü’dür. Yani meclis toplantısında belediye başkan vekilinin satış bedeline yönelik içler acısı tanımı ve belediye başkan yardımcısının şüphe yaratan iddiasının muhatabı belediye değil İcra Müdürlüğü’dür. Bence de bu konuda bir şüphe varsa ilgili savcılık birimleri hemen harekete geçmelidir.
2- İcra Müdürlüğü’nden bir satış olduğunda doğal olarak bu satış belediyenin önce hukuk birimine, oradan emlak istimlak müdürlüğüne oradan da mali hizmetler müdürlüğüne iletilmelidir. Eğer bu resmi iletim kanallarında bir ihmal varsa ihmali gerçekleştiren birim yetkilileri hakkında hemen gereken soruşturma açılmalıdır.
3- Eğer hata veya suç, mali hizmetler müdürlüğünde şu anda da tutuklu bulunan R.E.’ye ait bir hata veya suç ise; bu konu da derhal savcılık tarafından detaylı bir şekilde araştırılmalı ve gereken işlemler eksiksiz yapılmalıdır. Bu konuda mali hizmetler müdürlüğünde cari hesaplarda düşmeyen borç, icra sonrası süreçte müteahhite ödenmişse bu muhakkak belirlenmelidir keza bu R.E. ve ilgili müteahhit arasında da bir hukuksuz döngü olabileceği şüphesini doğurabilir ve eğer ödenmemiş ise dosya masrafları ve faizleri dışında bir kamu zararından bahsetmek doğru olmayabilir ki bu zarar da sorumlulardan muhakkak tahsil edilmelidir.
4- Bu konuyu belediye denetimlerinde ortaya çıkaramayan ilgili bakanlıkların müfettişleri de bu soruşturmaya dahil edilmelidir ve neden bu hatayı yıllardır tespit edemedikleri araştırılmalıdır.
Tüm bu şüphe, iddia, eksiklik, maddi hata vb. konularla alakalı şimdiden herhangi bir kişi veya kişileri suçlamak veya suçlu havası yaratmak doğru değildir. Belediye meclisinde; belediye başkan vekilinin ve yardımcısı konu hakkında öncelikle “bir yanlışlık veya suç tespit ettik, bunu hemen araştırıp ilgililerini bulacağız” demiyor. Herhangi bir hukuki süreç başlamadan ve sonuçlanmadan “bu arsalar bedavaya peşkeş çekilmiş” diyerek suçlama gerçekleştiriyor. Bu suçlama hem dönemin belediye yetkili ve çalışanlarını hem de icra müdürlüğü yetkililerini içeriyor. Bu yaklaşım siyasi amaçlı bir suç hissiyatı oluşturma gayretidir. Yani bu bilgilendirme söyleminin şekli, siyaseten görevden uzaklaştırılan belediye başkanının bu konuda suç işlediği havasını yaratma gayreti olarak hissedilmektedir. Fakat yaşanan bir suç mudur, maddi bir hata mıdır, belediyede çalışan birinin mi, icra müdürlüğünde çalışan birinin mi hatası veya suçudur daha hiçbir şey belli değil.
Yapılması gereken hemen gereken soruşturma veya dava süreçlerini başlatmak ve sonucunu beklemektir. Süreç sonunda hukuken kim veya kimler hatalı veya suçlu çıkarsa gereken hukuki yaptırımlar muhakkak uygulanmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu veya benzeri konularda duruşumuz açık ve nettir. Suçu ispat edilene kadar herkes suçsuzdur ve hukuki süreçler sonucunda kimin suçu kesin bir şekilde belirlenirse muhakkak cezasını çekmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yolsuzluk konusundaki tavrını ve hukuka saygısını öğrenmek isteyen herkes yakın geçmişte olan 17-25 Aralık süreci gibi, görevden uzaklaştırılan büyükşehir belediye başkanları gibi, darbecilerle alakalı süreçler gibi bir çok olaya bakabilirler.” dedi.