“Partinin baraja takıldığı, yönetici listesine yedek üye bulamadığı günlerde biz Muharrem İnce ile sahalardaydık.

Sayın Muharrem İnce, Yalova İl Yönetimi’ni devraldığında ülke genelinde partinin oyu %8,7 Yalova’da ise %5’ti.

Bugün partiyi yönetenlerin bir kısmı o günlerde başka partilerin üyesi olup partimizin aleyhine propaganda yapıyorlardı.

Partiye ilginin en aza indiği 1999’da İlçe Yöneticiliğini 3 yıl, İl Sekreterliğini 2 dönem, İl Başkanlığını yaklaşık 8 yıl olmak üzere toplam 3 dönem yaptım.

Bu dönem içerisinde Sayın Muharrem İnce ile 5 dönem boyunca milletvekilliğini kazandık. Sıfır olan belediye başkanlığı sayısını Yalova İl Belediye başkanlığı dahil 5’e, İl genel meclis üyesi sayısını 6’ya, 11 olan belediye meclis üyesini ise 57’ye yükselttik.

Uzun yıllar sonra kazanılan Yalova Belediyesi’nin bugün kaybedilmesi olumsuz tüm bilgileri yönetime ve genel başkana vermemize rağmen bizi dikkate almayan Genel Merkezin sorumluğudur.

2019’da yapılması planlanan genel seçimler 1 yıl öne alınıp Milletvekilimiz Muharrem İnce’nin de cumhurbaşkanı adayı olmasıyla Yalova Milletvekili 1. sıra adayı oldum ve il genelinde %28,6 oy oranı ile milletvekili seçildim. Ancak bir süre sonra olağanüstü kurultay için imza toplanmaya başlanınca, doğal olarak cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce’nin yanında yer aldım. Milletvekilliği görevimiz devam ediyordu ama hem grupta hem de genel merkez nezdinde yalnızlaştırıldık, dışlandık.

Son günlerde Genel Başkan’ımızla olan görüşme sürecimizi biliyorsunuz. Tüm çabamız partimizin büyümesi, tüm evlatlarıyla birlik olması ve tek başına iktidar olmak için çalışması yönündeydi. Yüzde kaç oy alacağı belli olmayan partilere gösterilen ilginin çeyreğinin partimizin ötekileştirilmiş önderlerine gösterilmemesi bizleri yaraladı. Muharrem İnce ile ve partinin tüm ötekileştirilmiş evlatları ile görüşülüp birlik ve beraberliğin sağlanması adına yapılan çağrılara yanıt verilmedi. Bunun üzerine 6 madde ile özetlediğimiz 10 Aralık Mektubu ışığında görüş ve önerilerimizi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ve Sayın Özgür Özel’e 26-27 Ocak tarihinde bizzat sunduk.

Bunlar sırası ile;

1. Devletimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile sorunu olanların görevden alınması. Marjinal bir yapı olan 10 Aralık Hareketine geçit verilmemesi.

2. Muharrem İnce ve diğer tüm ötekileştirilen parti önderleri ile görüşülüp ikna edilmeleri, büyük CHP için partide birliğin sağlanması.

3. İttifak görüşmelerinin seçim sathına bırakılması, birinci parti olmak için çaba harcanması.

4. Terörün her türlüsünün kınanması. HDP Yönetimi ile ilişkilere net mesafe konulması, kamuoyuna duyurulması, aracısız olarak doğrudan seçmene yönelik politika üretilmesi.

5. Kurucu Değerler ile ilgili 10 Aralık 2020 tarihli mektubumuzdaki hassasiyetlerin değerlendirilip en ufak taviz verilmemesi ve kamuoyuna duyurulması.

6. Parti içi demokrasi adına 10 Aralık 2020 tarihli mektubumuzdaki önerilerin değerlendirilip somut adımlar atılması.

Önerilerimize hiçbir yanıt gelmemesi ile bugün siz değerli basın mensubu arkadaşlarımıza bu açıklamaları yapmak zaruri olmuştur.

Sözlerimi Hacı Bektaş Veli’nin “Eline, Diline ve Beline sahip Çık” sözü ile bitirmek istiyorum.

“Eline sahip çık” ifadesindeki “EL” İldir. Yani Yurt ve Vatandır.

“Beline sahip çık” ifadesindeki “BEL” topraktır ve toprak Türk Milleti için kutsaldır.

“Diline sahip çık” ifadesindeki “DİL” ağzımızın içindeki organ değil, konuştuğumuz dildir. Türkçemize sahip çıkın ki yozlaşmasın kaybolmasın demiştir.

Ben bugüne kadar partimin içinde kalarak önce Yalova’m olmak üzere güzel ülkemin “Eline, Beline, Diline” sahip çıkmaya çalıştım. Bundan sonra da tüm çabam bu olacaktır. Atatürk’ün çizdiği yolda yürümek olacaktır.

25 yılı aşkın süredir Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar olabilmesi için var gücümle çalıştım. Partim için yapmış olduğum her çalışmadan onur duyuyorum. Israrlarımıza rağmen birlikteliğimizi sağlayamadık. Ancak ciddi bir uyarı ve işaret fişeği olacağını düşünerek partimizden istifa ediyorum.” dedi.