CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Ciddi bir sorun var. Sorun hissediliyor mu, Türkiye çapında hissediliyor. Sorunu çözecek olan kim? Siyaset kurumu. Soruna talip olacak olan kim? İktidarı yönetenler. Peki yöneten görevini yapmıyorsa, o zaman biz devreye giriyoruz.
Ekonomik bir buhran var, hukuk buhranı var. Çözülmesi mi gerekiyor, çözülmesi gerekiyor. Kim çözecek? Siyaset kurumu çözecek.
Her ortamda şunu söyledik. Eğer ekonomide veya hukukta bir sorunu çözecekseniz ve o çözüm milletin hayrına olacaksa CHP olarak biz Meclis’te elimizi kaldıracağız ve evet diyeceğiz, engellemeyeceğiz. Fakat ısrarla sadece söylemde kalan sözler var. Gerçeğe dönüşmüyor. Yasaya dönüşmüyor. Herkes beklenti içinde nasıl çözülecek diye.
Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Çözecek irade de vardır, kapasite, birikim ve liyakat de vardır. Ama bir kişi ben her şeyi çözerim, benim çözmem lazım diyorsa olmaz. Bir devlet aile şirketi gibi yönetilemez. Devleti yönetmek için bilgiye, birikime, liyakate ihtiyacınız var. Devleti yönetenlerin bir sorumluluk anlayışı olması lazım. Devleti yönetenler vatandaşlar arasında ayrım yapmazlar. Ayrım yaptıkları andan itibaren bölücülük yapmış olurlar.
İktidar konuşamıyor sahaya çıkamıyor çünkü hepsi protesto ediliyorlar. O zaman görev bize düşüyor. 81 ile gitti arkadaşlar. Şimdi arkadaşlarımızı görevin ikinci etabı bekliyor. Yine 81 ile gideceğiz yine aynı kişilerle konuşacağız bu kez sadece ve sadece çözümlerimizi anlatacağız. Atladığımız bir çözüm varsa çözüm önerilirse onu da alacağız. Kısa vadede, orta vadede, uzun vadede nelerin yapılması gerekir tek tek belirledik.
Sorun var evet, demokrasi içinde çözüm de var. Herkese söylüyorum Türkiye’nin sorunlarını çözecek olan en güçlü aktör CHP’dir. Bunu samimiyetle söylüyorum.
Sorun var çözemiyorlar. Çünkü birikimleri, kapasiteleri yok. Liyakatli elemanarı yok. Sorunların altına yığılıp kaldılar. Biz çözeceğiz ama. Kararlılıkla, inançla çözeceğiz. Bizim çözme konusunda bilgi ve birikimimiz var. Bizim kimseye verilmeyecek hesabımız yoktur, hiçkimse bizi malvarlığımızla tehdit edemez!
Gerçekten millet perişan halde. Esnafı, çiftçisi, emeklisi herkes. Ama saraylarda oturanlar bu gerçeği görmüyorlar, göremiyorlar. Görmek istemiyorlar. Duymak istemiyorlar. Pembe hayaller peşindeler. Biz, gerçeği anlatmaya devam edeceğiz.
Dolarla ihale alanlar için ekonomi pik yapıyor. Yüzde yüz doğru. Dolarla devlete borç verenler de onlar için de ekonomi pik yapmış vaziyette. Buradan AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim. Bunlar kendilerini biz yerli ve milliyiz diye tanımlıyorlardı değil mi? Peki yerli ve milli olanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından dolarla borçlanma konusunda hazine tahvili çıkarırlar mı? Türk lirası var merkez bankası var, çarşıda pazarda Türk lirası geçiyor. Sen kendi parana güvenmiyorsun, bana borç para ver dolarla ver diyorsun. Bu sözüm sarayın bekçiliğini yapan için de geçerli. Dolarla mevduat hesabı. Onlar için de ekonomi pik yaptı. Para yatıyor orada ne kadar güzel.
Yandaşlar ve tefeciler için ekonomi pik yaptı. Servete servet katıyor. Peki esnaf, çiftçi, emekli, işçi, dul ve yetim için nedir? Ekonomi pik mi yaptı? Hayır. Onlar için ekonomi dip yaptı.
Cumhuriyet tarihinde işsizlik rekorunu kırdık. 10 milyon 287 bin işsizimiz var. İşsizlik sigortasından para alanlar 225 bin kişi.
Vatandaşa bari doğruları söyleyin. Ekonomi kötüye gidiyor düzelteceğiz deyin.
Çağrı yapıyorlar, efendim Türk lirası kullanın.
Çiftçiye destek kanunu bugüne kadar hiç uygulanmadı. Uygulanmadı ama 2020 bütçesinde çiftçiye verilen desteğin önemli bir kısmı 2021 bütçesinde kesiliyor. Mazot desteği 2021 bütçesinde bir önceki yıla göre 177 milyon lira daha az olacak. Gübre 52 milyon, çatak 50 milyon daha az para verilecek çiftçiye. Niçin? Dışarıdan alıyoruz. Samanı dışarıdan alıyoruz. Yozgat’ın dünya çapında kokulu mercimeği var. Biz mercimeği Bosna Hersek’ten alıyoruz. Çiftçi bunu hak ediyor mu? Oy veriyorsa hak ediyor. Sesini çıkarmıyorsan açlığı ve yoksulluğu hak ediyorsun kardeşim. Ben senin, çocuklarının hakkını savunuyorum. Emeğin hakkını savunuyorum. Sen saraylarda yaşayan kişileri onları savunuyorsan bir sorunumuz var demektir. Ahlaki bir sorunumuz var demektir.
Uşak bizim en güzel illerimizden bir tanesi. Deri sanayiinde gelişmiş. 260 farklı işletme var. 3 bin 200 civarında işçi var. Türkiye’de hayvan derisinin yüzde 65’i Uşak’ta işleniyor ve ihraç ediliyor. Ülkeye bu insanlar döviz getiriyorlar. Üretici diyor ki ben deriyi işliyorum ihracat yapıyorum. Efendim tuttular vergi ödeyeceksiniz diyorlar. Büyük itirazlardan sonra yüzde 40’ı yüzde 20’ye indirdiler. Kaldırın kardeşim ya dövize ihtiyacımız var.
Ekonomide reform yapacağız diyor Sayın Erdoğan. Gerekirse acı reçeteyi milletin önüne koyacağız diyor. Soru şu: 18 yıldır ne yaptın arkadaş? Ne oldu da 18 yılın sonunda milletin önüne acı reçeteyi koyuyorsun? Ne istediysen yaptın kardeşim. El kaldır deyince blok halde el kaldırıyorlar. Hiçkimse çıkıp sana “bu yanlıştır” deme cesaretine bile sahip değil. O zaman 18 yılda ne istediysen yaptın kardeşim. Sarayda israfa devam ediyor.
AK Partili kardeşlerimin dikkatle dinlemesini isterim. Sayın Bahçeli’yle beraber Kıbrıs’a gittiler. Ama nasıl gittiler? Biz oraya piknik yapmaya gideceğiz dediler. Devletin itibarına bakar mısınız? Onlar Cumhuriyet bayramı kutluyor, beyler Maraş’ta piknik yapmaya gidiyor. Bir uçak Erdoğan için, bir başka uçak Bahçeli için, bir başka uçak bakanlar ve heyetler için, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu için ayrı bir uçak, iki uçak da korumalar… “Ayranı yok içmeye” diye bir atasözü var ya bizde…
Bunu yaparken bu ülkede konteynerlerden beslenen milyonlar hiç aklınıza gelmiyor mu sizin ya? Ya sizde vicdan, ahlak var mı? Adalet duygusu var mı? Ekonomi anlayışı var mı? Nedir bu savurganlık. Bütün dünyaya alay malzemesi oldunuz. Gittiler oraya Rauf Denktaş’ın mezarını ziyaret etmediler. Sen oraya pikniğe gidiyorsan unutma, onu sana sağlayan kişi Bülent Ecevit’tir. Ecevit’in adını ağzına almıyor, alamaz. İyi ki almıyor. Milliyetçilik nedir deseniz, yerliyiz ve milliyiz diyecekler.
Ekonomide reform yapacağız. Ne demek bu? Tefecilere selam göndermek. Zamları yapacağız millet önceden hazırlıklı olsun demek. Erdoğan, “faizin en azından enflasyon seviyesinde tutulma mecburiyeti bu konuda mücadelemizi zora sokuyor” diyor. Ya arkadaş sen demiyor muydun faiz düşerse enflasyon düşer, faiz düşerse dolar düşer, faiz düşerse fiyatlar düşer diyen sen değil miydin? Londra’daki bir avuç tefecinin önünde diz çökmek demektir bu. Bunu yapacaksınız siz.
Doğalgaz alımını da ihale kanunu dışında çıkarıyorlar.
“Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez…” sözü ne kadar anlamlı. Adalet için tarihin en uzun yürüyüşünü yaptık CHP olarak. Aynı zamanda adalet kelimesi olmayan dünyada hiçbir anayasa yoktur. 18 yılda zulme uğrayan milyonlar oldu. KHK’larla binlerce kişi bir gecede işinden oldu. Sivil ölüme mahkum edildi. Pazarda tezgahtarlık yapmak istediler ona izin vermediler. Ve çıktı konuştular “ağaç kökü yesinler” dediler. Kozmik odayı terör örgütüne açtılar. Dünyada örneği yoktur ama bizde oldu.
Hukukta reform yapma konusunda Erdoğan ne kadar samimi? Adalet kurumuna güven kalmadığını o da görüyor. Adalet kurumunda çalışıp adalet dağıtan hakimler de görüyor. Onlar da ifade ediyorlar zaten. Hakimlerin savcıların belli odaklardan talimat almadan karar vermediklerini o da biliyor, biz de biliyoruz, dünya da biliyor. Adalet Bakanı o da konuşmuş, “bırakın adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun”. Günaydın beyefendi. Bu konuda adım atacak kim, sizsiniz kardeşim.
Adalette, hukukta reform yapacaksınız, adalete toplumun saygı duymasını sağlayacaksınız, adalet kurumu sadece adalet dağıtacaksa bir şeyler yapmak gerek.
AYM kararlarını uygulamayacak devlet krizine yol açan yargıçları ne yapacaksınız? Birisini terfi ettiler Yargıtay üyesi yaptılar. Sen samimiysen bu iki hakim için gereğini yapacaksın.
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü hakim ve savcıların eğitimi dolayısıyla broşür hazırlamıştı. “Tahliye konusunda hakimler savcılar kurulu ile mutlaka istişarede bulunulduktan sonra irade oluşturulacaktır” Ey hakim sen sus. Birisini tahliye edeceksen önce bana soracaksın. Ben izin verdikten sonra tahliye edilecek o. Bu kararı veren HSK üyelerini ne yapacaksın? Bu talimatı yazdıran kim?
Binlerce KHK var. Yargılanmış beraat etmiş. Görevine iade edin, yok etmiyorlar.
Mafya liderlerini, uyuşturucu kaçakçılarını serbest bırakıp düşünce suçlularını hapsetmekten vazgeçecek misiniz? Bu da önemli. Üstelik talimatla bırakıyorlar. Saraydan aradılar bıraktım diyor.
Adaletin olmazsa olmazı barolardır. Baroları parçalamaktan vazgeçecek misiniz?
Basın özgürlüğü konusunda basın ilan kurumu ciddi bir tehdit unsuru. Beğenmediği haberler dolayısıyla gazetelere “sana ilan göndermeyeceğim” diyor. Cumhuriyet gazetesi basın ilan kurumunun zulmüne uğradı. Niçin? Fahrettin Altun’un Boğaz’da yaptığı inşaat dolayısıyla. Altun bu inşaatı yaptı mı, yaptı. İnşaatı yaparken izin aldı mı, almadı. İnşaatı yıktı mı, yıktı. Cumhuriyet gazetesi bunu haber yaptı. Doğru haber yaptığı için ceza alıyor.
RTÜK tam bir baş belası. Havuz medyası her türlü şeyi yazar tık yok. Özgür medyada bütün gözü. Acaba bir yerden bir şey bulup bunlara ceza yazabilir miyim, ekranlarını karartabilir miyim? RTÜK bundan vazgeçecek mi?
Şu kürsüden yaptığımız konuşmaları suç sayıp hakkımızda fezleke düzenleyen savcılar. Bunlar için fezleke düzenlenmez. Pek çok yargı kararı da var. Muhbir milletvekilleri bu kürsülerden yaptığımız konuşmaları şikayet ediyor. Savcı derhal fezleke düzenleyip gönderiyor. Bahçeli’ye bazı sözlerim var. Bahçeli’ye bekçilik görevi verilmiş. Demokrasi varsa bu ülkede, kırıntısı kaldıysa bütün siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ben demiyorum anayasa diyor.
CHP’nin bir özelliği var. Biz bütün siyasi partilerle görüşen tek partiyiz çünkü bir demokrasiyi savunuyoruz.
Seçim döneminde terörist mektubunu okuturlar ve sahip çıkarlar. Sonra da piyasaya çıkıp ben ülkücüyüm ben milliyetçiyim derler, sen ne ülkücüsün ne de milliyetçisin!
Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse seçimle gelenin yerine mahkeme kararı olmasızın onu alıp yerine bir devlet memurunu kayyum olarak atayamazsın kardeşim! Hukukta reform yapacaksan seçimle gelen seçimle gider.
YSK kararıyla seçimlere katılma hakkı olanları tutuklayıp hapse atamazsın.
CHP’li belediyelerin belde halkına hizmet vermesini engellemeyeceksiniz. Belde başkanı seçimle geldi, genelge çıkarıyorsun efendim vay sen Kanal İstanbul’a karşı çıktın. Bu İstanbul halkının çıkarlarını savunmak zorundadır. Öncelik varsa İstanbul’daki bütün konutların depreme dayanıklı hale gelmesi lazım. Talimat veriyorlar, afişleri kaldıracaksın. Niye kaldırayım? Ya Kanal Ya İstanbul… Sen yatırım yapacaksan bak Çankırı, Yozgat orada duruyor.
Belediye başkanları konuşmayacakmış. Niçin? Doğruları duymaya tahammül edemiyorlar. Konuşun kardeşim ne dersen de, CHP’li belediye başkanları beldenin çıkarları söz konusu olduğunda konuşmak zorundadırlar.
Kurdun kuzuya adil davranacağına inanırım da bunların adaleti getireceğine inanmam.
Ayrıntılar gelecek…