Bilgi güç demektir…
AMERİGO’DAN AMERİKAYA…
Kulunuz, 2023 yılını da karşıladığı Amerika’ya, oğlu ve gelininin nazik davetlerine icabetle, iki aylığına naçizane bir turistik gezi yaptı. Çok hoş, çok yararlı, bir o denli derslerle yüklü bir gezi oldu. Bana gösterdikleri ilgi ve alakalarından dolayı; kuzularıma, iş ve diğer tüm komşu ve arkadaşlarına, Washington Büyükelçiliğimizin destekleriyle çalışmalar yapan müzik ve koro ekibindeki güzel insanlara, özellikle Müzik Üstadı saygıdeğer Türker Doğan abiye, Amerikan-Türk Derneği Başkanı Hanımefendi ve tüm yürekli ekip arkadaşlarına işlerinde başarılar, mutluluklar ve huzurlu yaşamlar diliyorum.
Onlar, oralarda Güzel Türkiye’mizi en seçkin bir şekilde temsil edebilmek amacıyla, canla başla çalışıyorlar ve çok büyük bir alkışı hak ediyorlar. Kendileriyle, yine görüşebilmek umuduyla hepsine saygılarımı sunuyorum.
Amerika nicedir?, neresidir? İsterseniz başından başlayalım, ama fazla da uzatmayalım.
Amerika; bildiğiniz gibi Yerküremizin ikinci bağımsız devasa toprak kütlesi olan bir kıta.
13 bin yıl önce, ön atalarımız buzul çağında Asya Kıta’sının kuzeyinden Bering Boğazını aşıp, buralara ulaştılar. Kızılderili diye adlandırılıp, 15-18 yüzyıllar arasında Avrupa’dan gelen “uygar insanlarca!” soykırıldılar!
Sonra Çinliler Pasifik’ten, Vikingler ve en sonunda da, zamanının devasa gemileriyle gezgin Kristof Colomb buralara geldiler.
Amerigo Vespuçi; Portekiz Kralı Manuel adına, Güney Amerika topraklarını keşfedip, buraların devasa bir Kıta olduğunu tanımlayan ve bu topraklara 1507’de adının verilmesiyle “ünlü Colomb’u” ters köşeye yatıran, kaşif.
Kuzey Amerika okumuş zengin Avrupalıların, Güney Amerika ise cahil, fakir ve hapishane kaçkınlarının yurdu oldu.
Sonuç malum; Kovboylukla işe başlayan Sam Amca, Afrika’dan getirttiği zenci köleleri karın tokluğuna çalıştırarak biriktirdiği kapitali araştırma, geliştirme ve üretime aktardı. Kuzey Amerika’yı birinci sınıf süper güç ve bir teknoloji devi haline getirdi.
Yağma ve talanla işe başlayan Rodrigez’lerin Orta ve Güney Amerika’sı ise sahip olduğu çok yüksek doğal kaynaklarına rağmen; halen bile yağmalanan, aşağılanan üçüncü sınıf bir dünya ülkeleri topluluğu durumunda.
Güzel ülkem TÜRKİYEM, inşallah bu durumlara düşsün istemem.
ABD’nin kalbi Washington D.C.’ye 45 km uzaklıkta çok şirin, göl manzaralı bir mahallede ikamet ettik. En zevk aldığım zamanlar; sabah babasıyla (4) yaşındaki kuzum Kemal Aras’ı kreş okuluna götürmek ve akşam O’nu almak. Evde odasının duvarında bulunan büyük dünya haritasından Amerika, Türkiye ve tüm dünya hakkında O’ndan bilgiler edinmek. Yazımızın başlığı da bu şekilde ortaya çıkmış oldu.
Hiç bir kedi ve köpeğin başıboş dolaşmadığı, bahçe, avlu ve sokaklarda koşuşan, hoplayıp zıplayan, ürkek ve çok zeki davranışlar sergileyen sincapları seyretmek.
İnsan; Potamac nehrinin üstünden, yerküreyi yönetme savındaki Washington D.C.’yi seyrederken, buranın gizli sırrının ne olabileceğini düşünmeden edemiyor.
Washington D.C. dev resmi binalar (en eskisi 1700’lü yıllardan kalma) kenti olmasının yanında, tam bir müzeler kenti. Sam Amca 400 yıllık geçmişi içerisinde ne saklayabildiyse hepsini sergilemiş. Uzay ve havacılığa çok özel yer hazırlamış. Elektrik, elektronik, enerji, at arabasından elektrikli otomobile, eğitimdeki aşamalar ile daha pek çok alanlardaki yaptıkları cilalanarak sergilenmiş. Kapitalizmin gelişmesini sağlayan köleci yapı da ister istemez bu senfonide yerini almış.
Günümüzde ise artık insan öncelikli, insana ve doğaya değer veren, doğal yapıyı olabildiğince korumaya yönelik, ilk, orta ve lise eğitiminin parasız ve önem verildiği, öğrenci taşımasının ve beslenmesinin okul yönetimince ve parasız olduğu, okulların resmi kurumlarca denetlenip derecelendirildiği, puanı yüksek olan okul çevresindeki ev fiyatlarının daha yüksek ve tercih edilir olduğu bir ortam. Amerika’ya kızmak, eleştirmek kolay, ben de eleştiriyorum Zor olan O’nun insanlarına sağladığı olanakları kendi insanına sağlayabilmek.
Ve aslında; tıpkı 1923-1938 yılları arasındaki Türkiye’miz gibi olmak. Bütün bunları dikkate alırsak, gerçekte Amerika’nın bizim o yıllardaki durumumuzu ve yaptıklarımızı taklit ettiğini görürüz. .
Ayyaş demagojisi yapan aymazların yönettiği bir Türkiye’den,
Atatürk’çü, aydın, vatansever, milliyetçi ve ilerici kadroların yönettiği bir Türkiye’ye ulaşmak umuduyla.
Sigara öldürür. Alkol süründürür. Lütfen, ÖNCE SAĞLIK…