GEÇİM DÜNYASI
SMMM Ekrem EKMEKCİOĞLU
ekmekcioglu11@hotmail.com
GERÇEĞİ SÖYLE
Korku kapıyı çaldı. Cesaret açtı.
Kapıda kimse yoktu.
Saygıdeğer yeğenim İ.E. göndermiş.
Önce kendi gerçeğimi söyleyeyim.
Bu başlığı “Bilgisayar Korsanı”
Filminin ilginç bir sahnesinden kopya ettim. Çok beğendim.
Kendini savunmanın en etkin yolunun; Sadece ama sadece
“Gerçeği Söylemek” olduğu kısa ve net anlatılmış.
Peki GERÇEK nedir? Üstteki anlatıma göre; Korkunun
karşısındaki cesarettir. Zira, ancak gerçeği bilen cesur olur!
Korkmadan kapıyı açar. Korku, işte o zaman korkar ve kaçar.
Gerçek: “Somut ve nesnel olarak var bulunandır” diyor Sayın
Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü 14. Basım S.132,
“Gerçek; ussal olandır” Hegel a.g.e. S.132 Us: Akıl. Düşünme
yetisi. İnsanın eylemsel çabasıyla oluşmuş bir güçtür. a.g.e. S.430
Ussal: Akılsal. Düşünme yetisine dayanan, bilimsel deney ve
incelemelerle doğruluğunun onaylandığı ve kabul olunduğu,
akla yatkın olan. Demek ki; “akıl” ile “gerçek” arasında
doğrusal bir bağlantı var.
Eylem ve davranışlarımızın sonucunun, bizi nasıl bir gerçeklikle
karşı karşıya bırakacağı, bunu önceden düşünüp değerlendirmeler
yapma, düşünüp aklımızı kullanma becerimize bağlı olduğu kesin.
Peki, yaşamımızda gerçeği ama yalnızca gerçeği her zaman
söyleyebiliyor muyuz? Buna salt evet demek olanaksız.
“Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar” demiş atalarımız.
Ancak bu denli zarif ve ince betimlenebilir. Rahmetli Bekir Coşkun
’un bizlere “Onuncu Köy”’den seslenmesi boşuna değildi.
İnsanlık var ola geleli iyi ile kötü, eğri ile doğru, yalan ile gerçek
hep mücadele etmişlerdir.
Çok büyük çıkar çatışmaları, savaşlar olmuşsa da sonunda iyiler,
doğrular, gerçeği savunanlar mutlaka ve mutlaka yenginin sahibi
olmuşlardır. Bunun istisnası asla olmamıştır. Bundan sonra da
olmayacaktır.
Akıl ve onun eseri olan bilim, gerçeği söyleyerek hep kazanan
olacaktır. Yüce Kitabımız da, aklımızı kullanarak “gerçeği
söylememizi” emretmiyor mu? Allah’ın emirlerine karşı gelip,
akıl ve bilim ışığındaki gerçeği esas almayan din bezirganları da
şarlatanlıktan öteye gidemezler.
Ve en önemlisi halkımızın oylarını büyük vaadlerle stoklayan
saygıdeğer insanlar. “Dün dündür, bu gün bu gündür” demagojisini
lütfen bir kenara bırakın. Bizlere “gerçeği ama yalnızca gerçeği”
söyleyin. Bina çökerse hepimiz ezileceğiz.
Naçizane önerim odur ki;
Bütün seçilmiş, seçilmemiş, atanmış, atanmamış, partili, partisiz
bizlere büyük bir şevkle, zerre kadar kamu malına el uzatmadan
var güçleriyle, canlarını dişlerine takarak hizmet eden, en tepeden
en alt sıradaki görevlilere değin resmi, gayri resmi tüm saygıdeğer
kamu çalışanlarımızın, göreve başladıkları anda ve insanlar
huzurunda; “yalnızca gerçeği söyleyeceğime namusum ve
onurum üzerine and içerim” şeklinde yemin etmeleri,
sanırım gerçekçi bir öneri olacaktır.
Adının “Bu Millet” olduğunu sanan, And’ı yasaklanan
Büyük Türk Ulusu! İslam’ın ilk emri: “OKU” ve aklını kullan.
Aynanın karşısına geç ve kendi kendine GERÇEĞİ SÖYLE.
Bakalım, vicdanın ne yanıt verecek?
… VE GEÇİMBİLİM
Bir gecede yüzde 15 fakirleştik. Vatandaş kayıplarda. Tık yok.
Döviz-faiz tahtaravallisi anormal işliyor. Normal ortamlarda,
biri inerken, diğeri yükselir. Bizde, ikisi de yükseliyor, açıklama,
bilgilendirme yok. Ne oluyor, ne bitiyor; bilmek istiyoruz.
Lütfen, Gerçeği Söyleyin!
BİLGİ GÜÇ DEMEKTİR;
Okumak ise bilgilenmenin ilk basamağıdır.
ÖNCE SAĞLIK: Temizlik-Maske-Mesafe-Beslenme